İlk meşhur tablosu olan “Doktor Tulp’un Anatomi Dersi”ni
yapmıştır. Karısı Saskia’nın ölümü sırasında bitirdiği “Gece Devriyesi” tablosu beğenilmemiştir. Genellikle
portrelerinde hareketsiz, ciddî duran kompozisyonlar yerine, yaşanmış,
hareketli gerçekleri ortaya koyan sahnelerin yer alması, herkesi şaşkına
çevirmiştir. Rembrandt işsiz ve parasız kalınca, para kazanmak için çeşitli çarelere
başvurmasına rağmen durumunu düzeltemez ve bununla beraber, yoksul bir
hayat sürdürürken en çarpıcı tablolarını ortaya çıkarır. Tablolarında o gün
için hiç tasvip görmeyen ihtiyarlar, fakir insanlar, komedi sanatçıları,
zenciler yer alımıştır. Halbuki kendilerini elit tabaka olarak kabul eden
zümreler, tablolarda devrin büyük kişilerini görmek istiyorlardı. Rembrandt’ın
tabloları onun fakir, mütevâzi evinde sonradan değer kazanmıştır. ABD New York
Sanat Müzesinde bulunan “Homer’in
Büstü”ne Rembrandt’ın ölümünden 300 sene sonra, 1961 senesinde 2.300.000
dolar değer biçilmiştir. Bu değer dünyada henüz hiçbir tabloya verilmemiştir.
Teknik olarak; Rembrandt, sanat hayatının erken dönemlerinden itibaren açık ve koyu renklerle oluşturduğu kontrasta dayanan bir teknik kullanmıştı. İtalyalı ressam Caravaggio’nun ün kazandırdığı bu teknik, Rembrandt tarafından özellikle dinsel ve tarihsel tablolarda önemli olay ya da kişilere vurgu yapmak için kullanılıyordu. Rembrandt’ın bu tarz çalışmalarında boya henüz kurumadan yapılan ve alttaki tuval parçasını ortaya çıkaran kazıma tekniği önemli bir yer tutuyordu. Koyu zemin üzerinde beyaz kurşun kullanımı da tablolarında özellikle ışık huzmelerini belirginleştiren bir yöntemdi.
Sanat hayatının ilerleyen dönemlerinde Rembrandt “kaba iş” denen bir başka tekniği de başarıyla kullanmıştır. Bu yöntemde boya tablonun her yerine yoğun ve geniş bir biçimde dağıtılıyordu. Bu tabloların çoğunda, örneğin elller ve yüzler üzerinde oldukça ince, pürüzsüz bir çalışma yapılırken; özellikle giysilerde boya, yoğunluk ve kabarıklık hissi verecek biçimde bol tutuluyordu.
Erken dönemlerde parlak renkleri tercih etmiş olan Rembrandt, ilerleyen yaşlarında daha yumuşak renklere yönelmiştir. Mor, bronz yeşili ve donuk sarılar en sık çalıştığı renkler oldu. Ömrünün sonlarına doğru ise koyu kırmızı, kahverengi ve altın sarısı sanatına ruh veren renkler haline geldi.
Banyoda Batşeba
Anatomi Dersi
Portre Çalışmalarından
Portre Çalışmalarından
Portre Çalışmalarından
Merhabalar,
YanıtlaSilBloğunuzu çok beğendim ve izlemeye aldım. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgilerimi bıraktımmmm…..:))
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil